Page 52 - Pure Life 04
P. 52

İdareci ve İdare Edilenler Arasındaki İlişki  /51

                  “ size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar
               arasında  hükmettiğiniz  zaman  adaletle  hükmetmenizi
               emreder.  Allah  size  ne  güzel  öğütler  veriyor.  Şüphesiz
               Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.”(Nisa 58)
                  “Muhakkak  ki  Allah  adaleti,  ihsanı,  akrabaya  karşı
               cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı
               yasaklar.  İşte  Allah,  aklınızı  başınıza  alasınız  diye  size
               böyle öğüt veriyor.”(Nahl 90)
                  Kur’anın  adaleti,  hâkimin  insanlar  ile  olan  adaleti,
               camianın  idarecilerle  olan  adaleti,  camiada  yaşayan
               insanların  birbirleriyle  olan  adaleti  olarak  beyan
               edilmiştir. Kur’an hükümlerini icra ederken, adalet mutlak
               manada  eşitliği  içermekte  ve  iktiza  etmektedir.
               Dolayısıyla  şerif,  zengin,  bürokrat  ve  üst  sınıftakiler
               cezalandırılmaktan kurtulamazlar. İnsanların, hâkimlerden
               istedikleri temin edilmelidir. İnsanların hakları sabittir ve
               hâkim bu taleplerden muaf edilemez.
                  Hâkim,  farzlar,  hak  ve  hukuk  karşısında  diğer
               insanlardan farklı değildir. Kur’anın adaleti içtimai adaleti
               de iktiza etmektedir, oda bütün insanların hayatını, yaşam
               koşullarını  garanti  altına  alacak  sebepleri  sağlamaktır.
               Dolayısıyla  İslam’ın  önemli  desturlarından  birisi  “
               güçlülerin  zayıfları  koruma”  kanunudur.  Zenginlerin
               fakirleri  koruması  ve  onlara  infakta  bulunması  ise  bir
               başka  hak  diye  beyan  edilmiştir.  Konunun  ehemmiyetini
               beyan eden birçok ayet mevcuttur.
                  Kur’anın adaleti ceza ve amel arasındaki mutlak eşitliği
               de iktiza etmektedir. Dolayısıyla her amil kendi amelinin
               neticesini  alır  ve  almalıdır.  Amelin  karşılığında  eksiklik
               olmamalıdır.
                  “Kim  zerre  miktarı  hayır  yapmışsa  onun  karşılığını
               görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onun karşılığım
               görür.”(Zilzal 7-8)
   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57