Page 173 - Islamic Studies 02
P. 173

Mehtilik hakkında müslümanların ittifakı ./ (171


               veya  halis  şirkle  karşılaştırdığımızda  İslam  mektebinin  diğer
               mekteplere olan üstünlüğü ortaya çıkmaktadır diyorlar.
               2- Maksat, dünya çapında ve genel bir galebe değil, bölgesel
               olarak  pratikte  müşahede  edilen  diğer  dinlere  galebe  ve
               üstünlüktür.
               Bu da gerçekleşmiştir; çünkü Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve
               alih ’in döneminde İslam  Arap yarımadasına ve ondan sonra
               da  dünyanın  büyük  bir  bölümüne  galip  geldi  ve  Çin
               duvarından -hatta Çin duvarının ötesinden- Atlas okyanusunun
               sahiline kadar uzanan bu bölgedeki diğer dinlerin mensupları
               genelde  İslam  dininin  karşısında  boyun  eğmekteydiler.  Hatta
               İslam  devletinin  sultası  bu  noktalardan  kalktıktan  sonra  bile
               yine İslam bu bölgelerde dimdik ayakta duran bir din olarak
               bilindi.
               3- Maksat kültürel, iktisadî ve siyasî alanları kapsamına alan
               dünya  çapında  ve  bütün  yeryüzünde  pratikte  gerçekleşen  bir
               üstünlük ve galebedir. Bu tefsiri Şii müfessirlerin dışında Ehl-i
               Sünnet alimlerinden bir grup da benimsemiştir.
               Kesinlikle böyle bir vaat  şimdiye kadar pratiğe geçirilmemiş
               olup,  sadece  Hz.  Mehdi  aleyhi’s-selâm  ’ın  cihanşümul
               hakimiyeti  döneminde  böyle  bir  vaadin  gerçekleşmesi
               beklenmektedir.  Onun  hükümetinde  hak  ve  adalet  her  yeri
               kapsayacak  ve  bu  din  dünya  çapında  bütün  dinlere  galip
               gelecektir.
               Elimizdeki  deliller  üçüncü  tefsirin  diğer  tefsirlerden  daha
               doğru olduğunu göstermektedir. Çünkü:
               1-  “Zuhur”  kelimesinden  anlaşılan  galebe  ve  üstünlük  zihni
               ve fikri galebe değil, ayni ve pratikteki galebe anlamındadır.
               Dolayısıyla da yukarıda Kur’an’dan saydığımız diğer yerlerin
               hiç  birinde  “zuhur”  kelimesi  zihni  ve  fikrî  galebe  anlamına
               gelmemiştir.  Önceki  ayetlere  dönerek  dikkat  edecek  olursak
   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178