Page 178 - Pure Life 11
P. 178
GEÇMİŞİN HAKİKAT ÂLEMİNDEN İNTERNETİN SANAL ÂLEMİNE /177
Sınırlar konusunda, esirlerin serbest bırakılması
konusunda uzlaşma sağlanabilmiş olmasına rağmen,
Mirza Muhammed’in üzerinde ısrarla durduğu
“Caferiliğin beşinci mezhep olarak kabulü” konusunda
Osmanlı tarafı uzlaşmaya yanaşmamıştır. Bu doğrultuda,
tekrar heyetler gidip gelmiştir.
Ulemadan bazı kimselerin de katıldıkları uzun
müzakereler yapılmıştır. Sonuçta, Caferi mezhebinin
kabulü ve Kâbe’de Caferiler için bir rükün tahsis edilmesi
konuları üzerinde anlaşma sağlanamadan Nadir Şah Hind
seferine çıkmış, Osmanlılar da Ruslarla savaşmak
durumunda kalmışlardır. Dört yıl süren Hind seferinden
dönen Nadir Şah, Hacı Han isminde bir elçi göndererek,
daha önce çözüme kavuşturulmamış olan Caferiliğin
kabulü ve Kâbe’de Caferi mezhebi için bir rükün tahsisi
meselesini yeniden gündeme getirmiştir.
Osmanlı Devleti, bu iki özel teklifi kabule yine
yanaşmamıştır. Daha sonra Nadir Şah, Kerkük’ü işgal
etmiş; Musul ve Kars’ı muhasara etmiş; 1745 yılında da
Revan Savaşı olmuştur. 1746’da tekrar barış arayışları
gündeme gelmiş; Nadir Şah’ın Caferi mezhebinin
tanınması talebinden vazgeçtiği dile getirilmiş ve barış
anlaşması yapılmıştır.
Sözü edilen barış sürecinde, Nadir Şah’ın talebi üzerine,
Bağdat valisi Vezir Ahmet Paşa, Şii ulema ile Sünni-Şii
görüş ayrılıklarını görüşmek, tartışmalar yapmak amacıyla
Abdullah Efendi b. Hüseyin es-Süveydî’yi görevlendirir.
es-Süveydî, katılmış olduğu tartışmaları en-Nefehâtü’l-
miskiyye fi’r-rıhleti’l-Mekkiyye ismiyle kaleme aldığı
eserinde genişçe anlatmıştır.
Eserin Sünni-Şii ittifak arayışları ile ilgili kısmı, el-
Hucecü’l-katʻiyye li’t-tifâkı’l-fıraki’l-İslâmiyye adıyla
1323 yılında Mısır’da basılmıştır.